ESKİŞEHİR ARKEOLOJİ MÜZESİ’NDE BULUNAN AFYON YÖRESİ KİLİMLERİNDEN ÖRNEKLER

DÜZ DOKUMA YAYGI OLARAK KİLİM VE AFYON YÖRESİ KİLİMLERİ
Kilim sadece atkı ve çözgü iplerinden meydana gelen, döşeme, divan, sedir gibi yerlere serilen, genellikle desenlerle ve renklerle süslü havsız dokumalardır (Bayraktaroğlu, 1990:302).
“Kilim” kelimesi Türkçe bir kelime olarak 13. yüzyıldan beri kullanılmaktadır (Onuk ve Akpınarlı, 2011:85). Farsçada kilim anlamına gelen “gelim-kelim” kelimelerinin Türkçeden geçtiği kabul edilmektedir (Deniz, 2000:11). Bu kelime, tüm Slav dilleriyle, Ukrayna ve Güney Rusya dillerine Türkçeden geçmiştir. Ukrayna’da “kylym”, Polonya dilinde, Bulgarca ve Sırpçada “kilim”, Romence de “chilim” şeklinde söylenmektedir. Kilim kelimesi Farsça ve Türkçe yazılmış eski metinlerde yere serilen yaygı ve derviş cübbesi anlamına gelmektedir. Birtakım eski Türkçe metinlerde ise “saçaklı kilim” kelimesine rastlanılmaktadır ki, bu terim bugün bizim anladığımız “kilim” kelimesinin karşılığıdır (Ögel, 1985:160).

Kilim kelimesi, çoğunlukla, dokuma merkezine, dokuma tekniğine ya da dokumanın motiflerine bakılmaksızın yapılmış herhangi bir düz dokumayı tanımlamak için kullanılmaktadır (Allane, 1995:7). Ancak yapılan tüm düz dokumaları dokuma tekniklerinden ötürü kilim olarak adlandırmak doğru değildir. Kilim; “iki iplik sistemine dayandırılarak yapılan, ters ve düzü aynı olan havsız dokuma türleri (ThemaLaorusse, 1993–1994:303)” olarak tanımlanmasının yanı sıra, “atkı ve çözgü iplik sistemleriyle dokunan iki iplik sistemli bir dokuma türüdür, desen ve örgelere bağlı olarak gelişir (Uğurlu, 1997:1009)” şeklinde de tanımlanmıştır. Yine başka bir tanıma göre kilimler; “dokuma boyunca önlü arkalı çift sıra halinde olan çözgü ipliklerinin arasından, bir ön ve bir arkadan geçen enine atkı ipliklerinden meydana gelir” (Aytaç, 1982:42). Diğer bir tanımda ise; “kilimler ters ve yüzleri birbirinin benzeri olan düz veya motifli dokumalardır” (Akbil, 1970:9) şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Kilim, dokuma açısından halıdan daha zordur. Özellikle iki parçalı kilimlerde (Şak kilim) desenler simetrik olmak zorundadır (Deniz, 2000:79). Kilim, yün veya kıl ipliğinden, dikey veya yatay yer tezgâhlarında dokunmaktadır. Kilim, dokuyucusu tarafından dokunurken, dokuyanın hayalindeki desen ya da herhangi bir örnek olmadan başka bir kilime bakılarak dokunmaktadır. Kilimin Anadolu da özel bir yeri ve kullanımı vardır. Anadolu kadını kilimi dokurken, doğadan ilham alarak birçok renk ve desenlerle iç dünyasını dokumasına yansıtır (Ergüder, 2009:24).
Dokuma malzemesinin dayanıksızlığı nedeniyle düz dokuma yaygıların, bilinen bir geçmişi yoktur. Ancak yapılan kazılar sonucunda bulunan iğ, ağırşak, kirman, öreke, kirkit, makas, iğne, şiş, tığ ve gergef gibi aletler ve hasır, keten, kendir, kıl ve yün gibi malzemeler, Anadolu’nun Paleolitik Çağ’dan beri sürekli yerleşim yeri olduğunu ve bu malzemelerle sepet, ip, halat, hamak ve çarpana gibi dokumalar üretildiğini ispatlamaktadır (Uğurlu, 1997:470).
Anadolu’da bulunan en erken tarihli kilim örneği, M.Ö. 2300 yıllarına tarihlenen; “kraliçenin örtüsü” adıyla tanınan ancak, bugün nerede olduğu bilinmeyen kilimdir (Deniz, 1998:9). Truva (Çanakkale) kazılarında bulunan bu yaygının, ele geçen resimlerinden; yıpranmış, geometrik desenlerle oluşturulmuş kompozisyona sahip ve açık yeşil, kahverengi, kırmızı renklerin hâkim olduğu görülmektedir (Deniz, 2000:49).

Anadolu’da tarihlendirilebilinen en eski kilim 16. yüzyıla ait olan Osmanlı Saray Kilimidir. Bu örnekler Konya Mevlana Müzesi’ndedir. 16 – 17. yüzyıla ait örnekler de İstanbul Vakıflar Kilim Müzesi’ndedir (Bayraktaroğlu, 1990:303).
Atkı ve çözgü sistemine bağlı olarak oluşturulan kilimler yapım tekniklerine göre çeşitli gruplara ayrılmaktadır.
1. İlikli Kilimler
2. İliksiz Kilimler
3. Eğri Atkılı Kilimler
4. Eğri Atkılı Konturlu Kilimler
5. Normal Atkılar Üzerine Ek Atkılar Atılması İle Yapılan Kilimler(Acar, 1975:47).
Afyon ili kilim dokuma açısından zengin örneklere sahiptir. Yüzyıllardır geleneklerine bağlı olarak yaşayan Afyon halkı, halı ve düz dokuma yaygılar dokumuş ve keçe yapmışlardır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yaygın olduğu için kilimlerde malzeme olarak yün kullanmışlardır (Bayraktaroğlu, 2005:516; Küçükkurt, 2000:259). Yünü kendileri eğirip, doğal boyalarla boyamışlardır. Günümüzde yün malzeme yanında pamuk, kök boya yerine sentetik boya kullanılmaktadır (Bayraktaroğlu, 2005:516). Afyon yöresel dokumalarında en çok kırmızı, bordo, kahverengi, krem, açık mavi, lacivert, turuncu, açık yeşil, koyu yeşil, kontürlerde ve küçük zeminlerde siyah kullanılmaktadır. Bordür içlerinde bulunan aynı motifler, farklı renkte dokunarak kilime canlılık ve hareketlilik kazandırılmıştır. Afyon kilimlerinde en çok kullanılan motifler arasında başta hayat ağacı olmak üzere, eli belinde ve koçboynuzu motifleri yer almaktadır. Bunların yanı sıra bukağı, saç bağı, el-parmak-tarak, pıtrak, çengel, küpe, yıldız, bereket, kuşkanadı, suyolu, akrep, canavar izi motifleri bulunmaktadır (Küçükkurt, 2000:260).Büyük bir özveriyle yapılan kilimler zaman içinde ticari kaygılar nedeniyle gelenekselliğini yitirmeye yüz tutmuştur. Özellikle dışarıdan gelen satıcıların az paralar karşılığı ya da kötü malzemeden yapılmış makine halıları karşılığı köylerdeki kilimleri satın almalarıyla yörede özgün kilimler sayı olarak oldukça azalmıştır. Afyon ve ilçelerinde birçok boy – oymak yaşadığı için dokunan kilimler çok çeşitliliğe sahiptir. Bayraktaroğlu (2005), Afyon ve çevresinde görülen kilimleri Sandıklı kilimler, Parmaklı kilimler, Çomçalı Kilimler, Antike kilimler, Ganglılı kilimler, Hayat Ağaçlı kilimler, Seleser kilimler, Karadöşeme kilimler ve Uruşman kilimler olarak gruplandırmıştır
(Bayraktaroğlu, 2005:517).

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *