ESKİŞEHİR ARKEOLOJİ MÜZESİ’NDE BULUNAN AFYON YÖRESİ KİLİMLERİNDEN ÖRNEKLER

AFYON İLİNİN COĞRAFİ YAPISI ve TARİHÇESİ
Yüzölçümü 14570 km² olan Afyon ilinin büyük bir bölümü Ege Bölgesinin iç batısı olarak adlandırılan kesiminde bulunur. İlin doğusunda kalan topraklar İç Anadolu Bölgesinin özelliklerini gösterir. Güneybatıda kalan çok küçük bir parça da Akdeniz karakteristiğini görmek mümkündür. Afyon ili, kuzeyden güneye doğru uzanarak, Batı Anadolu ile İç Anadolu Bölgelerini birleştiren yüksek alanın güney parçasını oluşturmaktadır. Bu doğal konumu ile Kuzeybatıyı Anadolu’ya bağlayan önemli bir merkezdir. Merkez ilçesi Afyon ile birlikte, 16 ilçe, 19 Merkeze bağlı belde, 78’i ilçelere bağlı olmak üzere beldeleriyle 490 köylük bir il merkezidir. Afyon, Çobanlar ve İscehisar bucaklarıyla 62 köyün bağlı olduğu merkez ilçeyi oluşturur. Afyon, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri üzerinde yayılan bir ildir. Büyük kısmı Ege bölgesinin iç batı Anadolu bölümünde bulunur. Güneyde bulunan Başmakçı, Dazkırı, Dinar ve Evciler ilçelerinin bazı toprakları Akdeniz Bölgesi sınırları içine girer. İlin doğu ve kuzeydoğu kısımlarındaki bazı topraklar da İç Anadolu Bölgesine taşar. Önemli merkezleri birbirine bağlayan kara ve demiryolları Afyon’dan geçer. Bu özellikleri sebebiyle Afyon, yolların kesiştiği, bölgelerin birbirine bağlandığı bir merkez konumundadır. Afyon doğuda Konya, batıda Uşak, kuzeybatıda Kütahya, güneybatıda Denizli, güneyde Burdur, güneydoğuda Isparta ve kuzeyde Eskişehir illeri ile komşudur (Zaman, 2016).
Afyon’un Türkler tarafından fethine kadar bölgeye hâkim olan medeniyetler sırasıyla Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Bergamalılar, Romalılar ve Bizanslılardır. Ankara Savaşı’nın ardından Germiyanoğulları tekrar eski topraklarına sahip olmuşlarsa da, son Germiyan hükümdarı Yakup Bey’in 1429’da ölümü üzerine vasiyeti gereği bu topraklar tekrar Osmanlı hâkimiyetine alınmıştır. XV. yüzyıl ortalarına doğru Osmanlıların, Rumeli’de Haçlılarla uğraştığı bir sırada durumu fırsat bilen Karamanoğulları, Kütahya, Karahisâr-ı Sâhib, Hamid taraflarına kadar akınlarda bulunup, bu yerleri yakıp yıkmışlardır. Karamanoğulları ile Osmanlılar arasındaki bu gibi mücadelelerden oldukça etkilenen Afyon, II. Mehmed’in Karamanoğulları’nı ortadan kaldırmasıyla kesin bir şekilde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. XVII. yüzyılda başlayan Celali isyanlarından zaman zaman Afyon bölgesi de etkilenmiştir. Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da Türk fetihlerinin ilerlemesiyle Emir Sanduk, emrindeki Türk kuvvetleriyle 1077 yılında Dazkırı dışında Akdağa kadar olan bölgeyi fethetmiş ve böylece Afyon yöresinde Türk yerleşmesi başlamıştır. Burası, Türk-Bizans sınırına yakın olması sebebiyle sıkça Bizans tacizlerine maruz kalsa da, sonunda 1176’daki Miryakefalon zaferiyle Afyon kesin olarak Türk hâkimiyetine alınmıştır. XIII. yüzyılın ikinci yarısında, Selçuklu veziri Muîneddin Pervane’nin boşalan makamlara yaptığı tayinler sırasında Sandıklı, Kütahya, Akşehir ve Beyşehir yöresinin valiliği Vezir Sahib Ata’nın oğullarına verilmiştir. Böylece Afyon, Sahib Ata Oğulları’nın hâkimiyetine girmiştir. Sahib Ata Oğullan Beyliği 1341’de son hükümdarı AhmetBey’in ölümüyle sona ermiş ve bu beyliğin arazisi Germiyanoğlu Yakub Bey’in eline geçmiştir. Böylece Afyon’da Germiyanoğulları hâkimiyeti başlamıştır. XIV. yüzyıl sonlarına kadar Germiyanoğulları hâkimiyetinde kalan Afyon Karahisar, Yıldırım Bâyezid devrinde 1390 yılında Osmanlılara geçmiştir. 1833’te bir süre II. Mahmud ile mücadele halinde olan Mısır Valisi İbrahim Paşa’nın eline geçen şehir, Milli Mücadele yıllarında bir yıl kadar Yunan işgalinde kalmıştır. Ancak Afyon, İstiklal Harbi’nde Türk askeri harekâtının en önemli cephesini teşkil etmiş ve bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın kumanda ettiği Türk kuvvetlerinin Yunanlıları Büyük Taarruz’da bozguna uğratmasıyla 27 Ağustos 1922’de kurtarılmıştır (Uyar, 2000:10).
Afyon ili coğrafi yapısı karasal iklim olması nedeniyle özellikle kış aylarında oldukça soğuk bir bölgedir. Bu nedenle kilim dokumalar evler için önem arz etmektedir. Soğuk iklim şartlarından korunabilmek için yöre insanları öncelikle malzeme olarak yün ip kullanarak kilimler üretmişlerdir. Yine Eskişehir’e olan sınır komşuluğu kilim dokumaların ve uygulanan motiflerin iki bölgede de benzer niteliklere sahip olmalarını sağlamıştır. Komşuluk ilişkileri, alışveriş, hediye ve kız alıp verme gibi olaylarla kilimler iki bölge arasında sürekli gidip gelmiştir. Afyon İli’nin tarih öncesinden itibaren bir yerleşim merkezi olması ve çeşitli medeniyetlere ve devletlere ev sahipliği yapması buradaki kültürel derinliği sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Yüzyıllardır devam eden kültür varlığı yöredeki tüm hayata ve nihayetinde el sanatlarına ve bu bağlamda dokumalara yansımıştır. Bu kültürel zenginliği gözlemleyebildiğimiz en önemli kaynaklardan biri de şüphesiz kilim dokumalardır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *